ULYSSES

Adını Big Brother adasından aldığı bilinen ve denizcilerin “Little Gobal” veya “ Gobal Seghir” adı verdiği ada yoğun deniz trafiğinin olduğu bölgenin en sonundadır. Kızıldeniz’in daralmaya başladığı kuzey batı ucunda yer alır. Bu bölge aynı zamanda Kızıldeniz’in Süveyş Akıntısı’na dönüştüğü yerdir. Bir zamanlar bölgeye kuzeyden yaklaşan kaptanlar, tehlikeli suların arkalarında kaldığını düşünerek Süveyş’te mola verirlerdi. Bugün ise radar yansıtıcıları ve güneş enerjisiyle çalışan güçlü aydınlatmalarla durum yüzyıl öncesinden çok farklıdır.

Londra rıhtımındaki Kaptan Arthur Bremner ve sevgili gemisi Ulysses için 1887 yazının güzel bir sabahıydı. Yola çıkma zamanı gelinceye kadar yükünü birbiri ardına gemisine alıyordu. Yüklenmeyi tamamlar tamamlamaz demir alıp Penang’a doğru yola çıktı.

Kaptan Bremner yıllarca denizde bulunan, çok deneyimli birisiydi. Oldukça makul bir yapısı olmasına rağmen hata yapmak söz konusu olduğunda pek kaçınmaya çalıştığı da sözylenemezdi. Çok cesurdu. 1884 yılında denizde cankurtarma başarısından ötürü Lloyd’dan madalya almıştı. 1880’den itibaren çeşitli gemilerin yönetimini üstlenmişti ancak bu Kızıldeniz’e ilk seyahatiydi. Port Said’e yapılan sıradan yolculuğu Süveyş’e yapılan 200 millik çok yavaş bir kanal seyahati takip etti. 2 gün sonra 15 Ağustos 1887 akşamı Kaptan Bremner kamarasına çekilmeden önce haritaya bir kez daha baktı. Kaptan’ın kamarasına çekilmesinden bir süre sonra, 16 Ağustos’un ilk ışıklarıyla birlikte Ulysses Gobal Seghir’e çaptı. Önceleri görünen hasarın küçük olduğuydu ve alınan az miktardaki suyu pompajla dışarı attılar. Çarpmaya bağlı olarak gelişen karaya oturma sonucunda Kaptan Bremmer’in geçecek bir geminin yardımını beklemekten başka yapacak bir şeyi de yoktu. Yeni günün ilk ışıklarıyla birlikte İngiliz buharlı gemisi Kerbela göründü. Kerbela’nın Kaptanı telsizini kullanarak bütün kanalda seyreden gemilerden acil yardım talep etti. 18 Ağustos 1887 tarihli The Times Gazetesi’nin manşeti “Batıklar ve Kayıplar” olarak çıkmıştı. Gazetede şu haber vardı: “ Lloyd’un Süveyş muhabiri İngiliz buharlısı Kerbela’nın, gene bir İngiliz buharlısı olan Ulysses’ın Jubal Adası yakınlarında karaya oturduğunu ve az miktarda su aldığını bildirdiğini haber etti. Yardım gönderildi.”

Ulysses, Bluff Burnu’nun hemen kuzeyinde bir mercan resifine çakılı kalmıştı. Eninde sonunda çekilip kurtulacağına inanarak bekledi. Kaptan Bremner, birtakım yüklerinden kurtulup hafifleyerek kurtulmak için hiç mi hiç çaba göstermedi. Körü körüne bir inatla denemedi bile. Kaptan Bremner, çelik kaplı gemisine mercan resifinin verebileceği hasarı düşünemiyordu doğrusu. Tamamen yüklü haldeki Ulysses yavaş da olsa mercan resifi üzerinde hareket ederek çelik kaplamasını eğeleyip duruyordu. Artık akibeti zamana kalmıştı.

19 Ağustos sabahı kıç taraftan ılık sulara batmaya başladı Ulysses. Takibeden gün Süveyş’ten yardıma gelindiğinde HMS Falcon isimli gemi de yardım için yetişmişti. Ulysses’in durumundaki ciddiyeti farkeden Falcon’un Kaptanı bazı yüklerinin kıyıya taşınmasına yardımcı oldu.

Mısır’ın sıcak bir gününde yapılan pis bir işti. Pompaların susmasıyla birlikte suyun içerisinde yürümeye çalışan mürettebat zaman zaman suyun derinliğine doğru ilerlemek zorunda kalıyordu. Tabii sallana sallana devam eden kargonun kıyıya taşıma çabası uzun zaman alıyordu.

Sonunda kaybedilen Ulysses için Kaptan Bremner’in seyretmektan başka bir şey yapması mümkün olmadı. Yapılagelenden daha fazlası yapılabilir umuduyla her taraftan 6 Eylül’de Süveyş için yola çıkıldı. Kurtarılabilecek önemli miktarda kargo HMS Falcon’un güvertesindeydi. Dönüşte Kaptan Bremner Ulysses’in batışıyla ilgili resmi raporunu verdi. Artık Ulysses “kaderine terkedilmiş gemiler” listesine eklenmişti. Kötü hava koşulları birkaç gün içerisinde Ulysses’i sonsuza kadar kalacağı yere iyice yerleştirdi. Su üzerinde en son göründüğü tarih hakkında hiçbir kayıt yoktur.

Tam olarak belirlenmemiş olmasına rağmen Ulysses’in kaybı bir seyir hatasıdır. Ancak bu seyir hatasına sebep Kaptan Bremner’in tutumu mu yoksa serdümenin yanlış uygulaması mı olduğu net değildir.

The Ocean Steamship Company firması Yunan Mitolojisini esas alan bir tema seçmiş ve gemilerine Achilles, Ajax, Hector, Menelaus, Sarpedon ve Ulysses isimlerini vermişti. İlki Scott&Co diğerleri ise Leslie&Co firmalarınca 1869 ila 1871 arasında Newcastle’da inşa edilmişti. Aynı tersanede inşa edilmiş 5 kardeşten birisiydi Ulysses.

Teknik olarak “demir uskurlu-ahşap kaplamalı buharlı gemi” idi. 1871’de suya indirilmişti. 95.1 m boyunda, 10.2 m eninde ve 7.7 m borda yüksekliğine sahipti. 1992 gross tonluk bir gemiydi. Yelken donanımı da olmasına rağmen nispeten yeni özelliklere de sahipti. Salması teknenin tam ortasında yer alıyordu. Güvertenin altında 2 zamanlı ve 2 silindirli buhar motoru vardı ve 225 HP güç üretiyordu. Motor Newcastle’da Stephenson & Co. Tarafından imal edilmişti. Ulysses’in kargosu genel anlamda ticari mallardan ve civa madeninden oluşuyordu. Yerel mahkemenin verdiği karar uyarınca kargo değeri 60,000 İngiliz Sterliniydi. Bir kısmı çıkarılmış olan kargodan geriye kalan ciddi miktar batıkta halen yer almaktadır.

Yaklaşık 8 yıl önce daldığım Ulysses’in kıç tarafı 27 metrede, bordası oldukça sığ derinlikteki resifte yatıyor. Ana gövde iskele tarafı üzerine yatmış durumda. Çürümüş ahşap kısımları tutan çelik çerçeve ilginç bir görünüm sergiliyor. Batığın gövdesi şans eseri de olsa hemen hemen her yönden gelen akıntılardan korunabilir durumda. Kıç tarafın eğrileri batığın bütün güzelliğini öne çıkarıyor. Dümen ve pervane hala yerli yerinde ve inanılmaz güzel fotoğraf veriyorlar. Kıçta yer alan babalar, vinçler ve ızgaralar orijinal hallerini korur durumdadır.

Ana gövdenin ayakta kalması çelik konstrüksiyon yapının gereğidir. Bu konstrüksiyon yaklaşık 110 yıl sonra batığın ziyaret edilebilir olmasının da esas nedenidir. Batığın gizli kalmış tarafı yoktur, tamamı açıktır, görülebilir. Batığın her tarafının açıkta olması her tarafına ışık girişi olmasının nedenidir ve bu durum fotoğrafçılar için çok çok çekicidir. Eğer şansınız varsa orfozları fotoğraflarken fonun da net olması için çaba sarfedin. Bu fon görüntüsü sanırım kızıldeniz batıklarının içerisinde en güzeli olacaktır.

Bacanın altında kalan kaptanköşkündeki dümen görülebilir durumda olmayı sürdürüyor. Yelken direklerinin birbiri üzerine yığıldığı bölüm berbat durumda. Çöplük benzeri bir görüntü veriyor. Geniş bölümler artık balık sürülerine ev sahibi olmaktan öte bir göreve sahip değil. Ancak özel bir balık görme şansınız olmayacaktır. Bütün kızıldenizde bulunan türleri burada da göreceksiniz. Civardaki sert ve yumuşak mercan kolonileri manzarayı tamamlar nitelikte, görüntüye derinlik kazandırıyor.Benim yaptığım iki dalış da biribirinden keyifliydi. Umarım siz de keyifli dalışlar yapma imkanı bulursunuz.

İyi dalışlar,

Mehmet Avadan
https://www.facebook.com/mavadan

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*